Efendimiz (sav) Mühr-ü Şerif i
Zürkani (Rahimehullah) ın beyanı veçhile mühr-ü şerif in içinde:
‘’Allah tekdir hiçbir ortağı yoktur. Muhammed O’nun kulu ve Resulüdür.’’
Dışının sağ tarafında ‘’ (istediğin yerde) istediğin şeye yönel.’’
Dışının sol tarafında ise: ‘’ Muhakkak sen yardım olunmuşsun’’ yazılıydı ki, sureti şöyle çizilmiştir.
Tirmizi (Rahimehullah) dan naklolunduğu üzere bu mühr-ü şerif in birtakım hasseleri vardır.
Her kim abdest alıp sabahleyin ona bakarsa Allah-u Te’ala onu akşama kadar muhafaza eder.
Akşamleyin bakanı sabaha kadar hıfzeder.
Ayın başında bakanı sene sonuna kadar tüm belalardan korur.
Yolculukta nazar edenin o seferi mübarek olur ve o sene ölen kişiye imanla çene kapamak nasip olur. Ömründe bir defa dahi muhabbetle ve imanla kendisine nazar edeni Allah-u Te’ala o kişi kendisine kavuşuncaya kadar istenmedik hertürlü şeyden hıfzeder.
Tirmizi Kimdir ?
9. yüzyılda yaşamış hadis bilginidir. Kütüb-i Sitte denilen muteber altı hadis kitabından el-Câmiu’s Sahîh‘in yazarıdır. Özbekistan’da bulunan Tirmiz şehrinin Buğ köyünde 824 yılında doğmuştur. Hadis derlemek amacıyla Horasan, Irak ve Hicaza gitmiştir. Başta Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud olmak üzere birçok bilginden hadis aldı. Kendisinden de Heysem bin Kulâb el-Sâsî, Mekhul bin el-Fald, Muhammed bin Mahbub el-Mahbubî el-Mervezi gibi bilginler hadis rivayet ettiler.
Tirmizî Kitâb-u’l-İlel, Kitabu’s-Semâil, Kitabu Esmâi’s-Sahâbe, Kitâbu’l-Esmâ ve’l-Künâ gibi eserler bırakmışsa da büyük ününü es-Sünen de denilen el-Cami’u’l-Kebîr adlı eseriyle kazandı. Tirmizî, câmi’ türündeki bu eserde yalnız hadisleri derlemekle kalmamış, her hadisten sonra “Ebû İsâ der ki” diyerek hadise ilişkin düşüncelerini açıklamış, değerlendirmeler yapmıştır. Hadisleri İslâm hukukunun konularına uygun bir düzen içinde sınıflaması ve tekrarlardan sakınması, eserine yararlanma kolaylığı kazandırır. Hadis bilginlerine göre es-Sünen’in diğer hadis derlemelerine üstünlük sağlayan başlıca özellikleri şunlardır: Hadislerin güvenirlik derecelerini belirtmesi, taşıdığı zaaflara dikkat çekmesi, râvîlere iliskin bilgi vermesi, hukukçuların hadislerden çıkardığı sonuçlara değinmesi ve mezheplerin görüşlerine yer vermesi.
Tirmizî, eseri hakkında söyle der: “Ben bu Câmi’u’l-Kebîr’i yazıp bitirince, onu ilkin Hicaz âlimlerine gösterdim. Hepsi de beğendiler. Daha sonra alıp Irak âlimlerine götürdüm. Onlar da ağız birliğiyle eseri övdüler. Nihâyet Horasan diyârı âlimlerine takdîm ettim. Onlar da memnun oldular, bilâhare eseri ilim âlemine sundum. Bu eser kimin evinde bulunursa orada konuşan bir Peygamber vardır.
Mühr-ü Şerif